Basit malzemelerle mutfakta harikalar yaratmakta, bu harikaları sunmakta ve dünyaya pazarlamakta İtalyanların üzerine yoktur. Makarna ve pizza bunun en güzel iki örneğidir. Bir de meşhur minestrone çorbası vardır. İtalyanların mevsim sebzelerinden yaptığı bu çorba, "minestra" kelimesinden türetilmiştir, bu da çorba anlamına gelir. Minestrone ise çoğul olanıdır ve içerdiği birçok malzemeden dolayı "büyük çorba" olarak adlandırılır. Bizdeki sebze çorbalarını andırır ancak biz genellikle sebzeleri iri bir biçimde doğrar, çoğu zaman ortadan ikiye böler ve sonra blenderdan geçiririz. Minestrone'da ise sebzeler minik küpler şeklinde doğranır ve başka bir işlemden geçmez.

Sebzeler ise al dente usulüne göre pişirilir. Yani sebzeler hafif diri kalacak şekilde pişirilir. Bu yöntemle daha sağlıklı olur. Üstelik her kaşığınıza farklı sebze küpleri geleceğinden dolayı her kaşıkta farklı bir sebze tadı alırsınız. Ana malzemeleri soğan, kereviz, havuç, domates ve fasulye, bezelye ya da barbunya taneleridir. İtalya'nın bazı bölgelerinde içerisine makarna veya pirinç eklenir. Nadiren tavuk, et ya da suları da katılır. Ancak İtalyan yemek yazarı Angelo Pellegrini'ye göre minestrone'un olmazsa olmazı ne et ne tavuk ne de barbunyadır.

Bizim tarife gelecek olursak, uzun bir zamandır ziyaret etmek istediğim mekân olan Zalatta'daydım bu hafta. Menülerine minestrone'u eklediklerini duyunca mekâna gitmek şart oldu. Zira minestrone, bu köşede yer vermek istediğim, listemde uzun zamandır bekleyen bir lezzet. Fakat her şeyin bir vakti, mevsimi var. Bu hafta tam zamanıdır dedim ve gittim. Beşiktaş Çarşı'da, beş katlı bir kafe restoran burası. Dünya mutfağından salata, makarna, ızgara ve çeşitlerden meydana gelen 70 çeşit yemekle zengin bir menüye sahip. Son yılların trendlerinden olan açık mutfak konseptinde hizmet veriyorlar.

Çorba menüleri mevcut fakat biraz önce belirttiğim gibi minestrone bu menüye yeni dahil olmuş bir çorbadır. Mekânın yardımcı şefi olan Sinan Bey, mevsim sebzeleri kullanarak yaptı minestrone'u. Bu sebepten dolayı domates ve barbunya koymadı. Bunun yerine havuç, kereviz, kabak, pırasa ve pazı kullandı. Fakat damak tadınıza veya evde bulunan malzemenize göre ekleme ya da çıkarma yapabilirsiniz. Üstelik salçasız çorbadan hoşlanmıyorsanız salça ya da yazdan hazırladığınız domates püresi de kullanabilirsiniz. Ben makarnalı olanını özellikle de tekerlek makarnalı olanını çok seviyorum. Fakat sadece sebzesi de hoşuma gitti. Sunumu ile daha çorbayı içmeden içinizi ısıtıyorlar. Minnak bir tencere, crouton ve tazecik minik ekmeklerle sunum ediliyor. Evdeyseniz hemen koyun tencereyi ocağa, eğer dışarıdaysanız ve üşüdüyseniz Zalatta'ya gidin derim.

Önce havuç, daha sonra sırasıyla pırasa, kereviz ve kabak, orta ateşte ayçiçek yağıyla sotelenir. Daha sonra tuz, karabiber, sebzeli çeşni ve fesleğen sos ilave edilip su ekleyerek kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan sonra pazı eklenir. Altı kısılır. Karıştırılıp servise sunulur.

Sebzeler fazla öldürülmeyecek şekilde pişirilmeli. Pişme süreleri farklı olduğundan dolayı sotelenme sırasına dikkat edilmeli.